taklacı güvercinler
TAKLACI GÜVERCİNLER  
  ANA SAYFA(sitenin kuruluş amacı)
  TAKLACI GÜVERCİN RESİMLERİ
  TAKLACI GÜVERCİN IRKLARI
  TAKLACI GÜVERCİN BESLEYENLER İÇİN DENEYİMLER
  TAKLACI GÜVERCİN BESLEYENLERİN DİKKATİNE
  KUŞLAR HAKKINDA
  => KUŞ GRİBİ ve GÖÇMEN KUŞLAR
  => TAKLACI GÜVERCİN -KULLANILAN MALZEMELER
  GÜVERCİN HASTALIKLARI
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  GÜVERCİN - Columba livia
  GÜVERCİN YEMİ ÇEŞİTLERİ
  550 Cinsi olan bir kuş: Güvercin
  ANADOLU’DA GÜVERCİNLER
  GÜVERCİNLERİN VÜCUT YAPILARI
  YURDUMUZDA BULUNAN GÜVERCİNGİLLER
  GÜVERCİNLERDE KALITIM VE ISLAH
  KÜLTÜR TARİHİ VE KUŞLAR
  TÜRK TOPLUMUNDA GÜVERCİN
  Kentlileşen Güvercinlerin Tarihi
  KUŞLARDAKİ ŞAŞIRTICI DENGE
KUŞ GRİBİ ve GÖÇMEN KUŞLAR

KUŞ GRİBİ (Avian Influenza)

Avian influenza ya da kuş gribi normalde sadece kuşları nadiren de domuzları etkileyen, virusların neden olduğu, hayvanların bulaşıcı bir hastalığıdır. Hastalık Orthomyxoviridae familyasındaki A tipi Avian Influenza virusu tarafından oluşturulur. Virus Haemoglutinin(H) ve Neurominidase(N) antijenik yakınlıkları temelinde çok sayıda alt tipe ayrılır.15 H (H1-H15) ve 9 Neurominidase (N1-N9) alt tipi mevcuttur. Günümüze kadar virusun H5 ve H7 tipleri Yüksek Patojenitedeki Avian Influenza’ya (HPAI) sebep olmuştur.

Bütün kuş türleri hastalığa duyarlı olmakla birlikte evcil kanatlılar enfeksiyona daha hassastır ve hastalık sürü içinde çok hızlı bir şekilde yayılır. Hastalığın kuluçka süresi bireysel olarak hayvanda birkaç saatten 3 güne kadardır. Hastalık 14 gün içinde tüm sürüye yayılır.

Kuşlarda bu hastalığın 2 formu vardır. Hastalığın hafif formu olan; Düşük Patojeniteli Avian Influenza (LPAI) hafif solunum sistemi hastalığı, bazen sadece tüylerde kabarma ve yumurta veriminde düşüş ile kendini gösterir. Yüksek Patojeniteli Avian Influenza (HPAI) olarak bilinen hastalığın ikinci formu ilk defa 1878 yılında İtalya’da tanımlanmıştır. Hastalığın bu formu kuşlarda son derece bulaşıcıdır, kısa sürede ve çok yüksek oranda ölüme sebep olur.

HPAI’nın ana semptomları; depresyon, iştah kaybı, yumurta veriminde azalma, sinirsel belirtiler, kan dolaşımındaki düzensizlik nedeniyle ibik ve gaga altı kısmında şişlik ve morarma, hırıltılı solunum ve ishaldir. Herhangi bir semptom görülmeksizin de ani ölüm görülebilir. Ölüm oranı tür, yaş, virus tipleri ve çevresel faktörlere bağlı olarak % 100’e kadar ulaşabilir.

 

Domuzlar; domuz influenza virusu yanında kuş ve insan influenza virusları ile de enfekte olabilirler. Enfekte domuzlar öksürük, ateş ve burun akıntısı gibi insanlardakine benzer semptomlar gösterirler.

Grip: Grip etkeni, zarflı tek zincirli RNA virusları olan Orthomyxoviridae ailesindeki influenzavirus A, B ve C tipleridir. İnfluenzavirus A ve influenzavirus B her yıl salgın yapabilir; influenzavirus C ise yalnız hafif hastalıklara neden olur. İnfluenzavirus A, ayrıca pandemilere de neden olabilir. İnfluenzavirus A ile doğal infeksiyon, insanların yanı sıra, domuzlar, atlar, deniz memelileri, sansargiller ve kuşlarda da görülebilir.

Kuş gribi: Bu hastalık, influenzavirus A’ya bağlı olarak genellikle kuşlarda ortaya çıkar. Düzenli sürveyans çalışmaları, göçmen kuşlarda son derece geniş bir influenzavirus A havuzu olduğunu göstermektedir. İnfluenzavirusların 15 hemaglütinin alt tipinin hepsi, kuşları infekte edebilir. Kuşlara özgü bu denli çok sayıda influenzavirus olması, bunlar arasında gerçekleşen gen transferi ve yeniden eşleşme (“reassortment”) sonucunda ortaya çıkan yeni alt tiplerin, insan influenzaviruslarındakinden çok daha sık olduğunu düşündürmektedir.

Su kuşları virusların doğadaki sürekliliğini sağlar. İnfeksiyon, yabanıl kuş topluluklarından kümes hayvanları gibi evcil kuşlara yayılabilir ve bu durum ciddi sonuçlar doğurabilir.

Kümes hayvanlarını infekte eden influenzavirus A, hastalığa neden olma yeteneğine göre ikiye ayrılır: [a] Çok virülan viruslar, patojenitesi yüksek olan kuş gribine (HPAI) yol açar ki bunun bir kuş sürüsündeki mortalitesi %100’ü bulabilir. Kuşlar ilk belirtilerin başladığı gün içinde bile ölebilirler. Bu tablolardan sorumlu viruslar H5 ve H7 alt tiplerindendir. Ancak bu alt tiplerdeki virusların hepsi, patojenitesi yüksek olan kuş gribine yol açmaz. [b] Diğer viruslar ise çok daha hafif bir hastalığa neden olurlar. Patojenitesi düşük kuş gribi (LPAI) geçiren hayvanlarda tüyler kabarır ve yumurta üretimi azalır; hafif solunum yolu hastalığı ve depresyon görülür.

Patojenitesi yüksek olan kuş gribi viruslarının yabanıl kuş topluluklarında bulunmadığı; H5 ya da H7 alt tipindeki patojenitesi düşük olan kuş gribi viruslarının, kümes hayvanları arasında yayıldıktan sonra geçirdikleri mutasyonlarla yüksek patojenite kazandıkları kabul edilmektedir.

Kuşa özgü influenzavirus A H5N1’nin önemi: İnfluenzavirus A H5N1, ilk kez 1961’de Güney Afrika’da balıkçıllardan izole edilmiş olmakla birlikte, patojenitesi yüksek kuş gribi çok daha önceden, ilk kez 1878’de İtalya’da tanımlanmıştır. Kuş gribi virusunun doğal rezervuarı, yeşilbaş ördeklerdir ve infeksiyona en dayanıklı olan kuşlar da.bunlardır. Virusları çok uzaklara taşıyabilmelerine ve dışkılarıyla çıkarmalarına karşılık, yalnızca hafif ve kısa süren bir hastalık geçirirler. Evcil ördeklerdeki infeksiyon ise tıpkı tavuklar, hindiler, kazlar ve benzeri kümes hayvanlarındaki gibi öldürücüdür.

Virus, infekte yabanıl kuşların dışkılarıyla kümes hayvanlarının arasına girebilir. Evcil kuşların serbestçe gezindikleri, yabanıl kuşlarla aynı kaynaktan su içtikleri ya da taşıyıcı durumdaki infekte yabanıl kuşların dışkılarıyla kontamine olabilecek su kaynaklarını kullandıkları yerlerde, .infeksiyonun yabanıl kuşlardan evcil kümes hayvanlarına bulaşma riski daha yüksektir. Canlı kuşların sıkışık ve sağlıklı olmayan koşullarda satıldığı pazarlar da bir başka yayılma kaynağı olabilir.

Kuşa özgü influenzavirus A H5N1 suşunun yayılması: Kuş gribi virusları, kuşları ve daha seyrek olarak domuzları infekte eder. İnfekte kuşlar, virusu tükürük, burun salgıları ve dışkılarıyla yayarlar. Hollanda'da ev kedilerinde gösterilen deneysel infeksiyon ve Tayland'da infekte kaplan ve leoparlardan H5N1 viruslarının izolasyonu, kedigillerin de infeksiyonu bulaştırabileceğini düşündürmektedir. Duyarlı kuşların infekte nazal, solunumsal ve fekal materyalle temas etmesi sonucu infeksiyon yayılır. Virus, hava yoluyla da yayılmakla birlikte, fekal-oral geçiş en önemlisidir. Patojenitesi yüksek virusla ilgili çalışmaların sonuçlarına göre, kontamine gübrenin 1 gramı 1 milyon kuşu infekte etmeye yetecek miktarda virus partikülü içermektedir. Patojenitesi yüksek kuş gribi virusları, çevrede özellikle düşük sıcaklıkta uzun süre etkinliğini koruyabilir. Virus, gübrede soğukta en az üç ay, suda 22°C’de 4 gün ve 0°C’de 30 günden fazla etkinliğini koruyabilir.

Sağ kalan kuşların H5N1 virusunu oral olarak ve dışkılarıyla en az 10 gün çıkarabildiği bildirilmiştir. Bu da canlı kümes hayvanı pazarlarındaki ve göçmen kuşlar aracılığıyla yayılmayı kolaylaştırmaktadır. Virus, kuş dışkısının kontamine ettiği toz ve toprak aracılığıyla, örneğin kontamine donanım, araçlar, yem, kafesler ve giyecekler, özellikle ayakkabılarla bir çiftlikten diğerine yayılabilir. Virusu, ayakları ve vücutlarında taşıyarak “mekanik vektör” rolünü oynayan kimi hayvanlar, örneğin kemiriciler de yayabilir. Bilgiler sınırlı olmakla birlikte, sineklerin de mekanik vektör olabileceği düşünülmektedir.

Dünya üzerinde grip virüsünün birçok çeşidi bulunuyor. Her yıl grip aşısı çalışmalarında çıkan yeni tip virüsler grip aşısının hazırlanmasında önem taşıyor. Dünyada gribe neden olan virüsler genel olarak A,B,C olarak kategorize ediliyor. Değişik karekterde olan bu virüslerden B ve C tipi, insanda grip enfeksiyonuna neden olurken; A tipinin kanatlı hayvanlarda Avian adı verilen bir çeşit gribe neden olduğu bilinmektedir.

Avian Gribi'nin, normal şartlarda sadece kuşlar ve domuzlarda hastalığa yol açtığı bilinirken, 1997 yılında Hong Kong'da bu virüsün bir serotip'i olan H5N1 adında yeni virüs insanlarda grip salgınına neden oldu. Bu salgında 18 kişinin ağır solunum yolu enfeksiyonu geçirdiği ve bu 18 kişiden 6'sının tedaviye rağmen hayatlarını kaybettikleri açıklandı.

Bu salgın ile birlikte kuşlarda ve domuzlarda %100 ölüme neden olan Kuş Gribi etkeni hakkında yeni araştırmalar yapıldı. Salgına yakalan kişilerde görülen grip etkeninin kanatlı hayvanlarda ölüme kadar götüren virüs etkeni ile oldukça benzer özelliklere sahip oldukları sonucuna varıldı. Ayrıca yapılan araştırmaların sonucunda hastalığa yakalanan kişilerin, kümes hayvanları ve diğer kanatlı hayvanlar ile yakın temas halinde olduğu belirlendi.

O yıllarda kuş gribi ile ilgili birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmalardan çıkan diğer bir ilginç sonuç ise Kuş Gribinin-insanlara geçemeyeceği gerçeği üzerine-insanlarda görülen tipinin inanılan şeklinin aksine kanatlı hayvanlardan insana geçtiği ancak bu virüsün hayvanlarda görülen yapısına nazaran mutasyona uğramış olduğuydu.

Günümüzde Asya'yı kasıp kavuran Kuş Gribi'nin, 1997 yılında salgına neden olan H5N1 virüsü ile aynı olduğu laboratuvar testleri ile kanıtlandı.

Japonya, Güney Kore, Vietnam, Tayland, Kamboçya, Tayvan, Endonezya, Pakistan, Laos ve Çin'e yayılan salgın özellikle Asya ülkeleri olmak üzere dünya ülkelerini de yakından ilgilendiriyor. Uzmanlar Asya'da görülen salgının önüne geçilemez ise dünya ülkelerine yayılabileceği uyarısında bulunuyorlar.

Hastalık 6 Şubat 2004 verilerine göre Tayland'da 5, Vietnam'da 13 kişinin ölümüne neden oldu. Hastalık nedeniyle Japonya, Güney Kore, Vietnam, Tayland, Kamboçya, Tayvan, Endonezya, Pakistan, Laos ve Çin'de kümes ve diğer kanatlı hayvanlar itlaf edildi. Bunlara ek olarak Çin Devlet Kalite Denetleme ve Karantina İdaresi tarafından yapılan açıklamada; Vietnam, Japonya ve Güney Kore de dahil bu bölgede varolan ülkelerin canlı kümes hayvanı ile bu hayvanlardan elde edilen yumurta ve tüy gibi yan ürünlerinin ithalatının durdurulduğu bildirildi. Ayrıca kuş gribinden etkilenen bölgelerden gelen posta ve turistlere karşı da önlem alınacağını belirten uzmanlar, bu bölgelerden Çin'e ulaşan hayvanların geri gönderileceği veya itlaf edileceği uyarısında bulundu.

Birleşmiş Millletler sağlık uzmanları, Güney Doğu Asya'da görülen Kuş Gribi salgınının diğer bölgelere de yayılabileceği uyarısında bulunarak kümes hayvanlarına yönelik aşı kampanyaları düzenlenmesini önerdi. Uzmanlar aşının, toplu itlafları tamamlayıcı bir önlem olarak düşünülmesini savunuyorlar. İtalya`nın başkenti Roma`da iki gün süren Kuş Gribi Konferansında konuşan Birleşmiş Millletler Gıda ve Tarım Örgütü Başkanı Jacques Diouf, virüsün kontrol altına alınamadığını açıklarken, virüsün yayılmasını durdurmak için toplumun, uluslararası acil önlemlere ihtiyaç duyduğunu belirtti. Toplantıya katılan uzmanlar, Asya ülkelerinde şüpheli Kuş Gribi vakalarını dünyaya geç bildirdikleri için eleştirildiler.

Araştırmacılar iki vakada, kuş gribi virüsünün insandan insana bulaştığını doğrulamıştır. Bu gelişme kuş gribi virüsünün yakında hızlı bir şekilde bulaşma özelliği kazanması ve milyonlarca insana bulaşması ihtimalini arttırmaktadır.

Virüsün insanlara ne zaman yayılmaya başlayacağını bilmek mümkün değildir. Vietnam’da H5N1 kuş gribi salgını devam etmektedir. 22 Ocak 2005’te 2 yeni insan vakası bildirilmiştir. Ocak 2004’ten bu yana Vietnam’dan 35 kuş gribi vakası bildirilmiş ve bunların 27’si hayatını kaybetmiştir.

Kuşlarda Salgın Hastalık; Önemli etkileri ve kontrol tedbirleri

Kuş gribi, influenza virüs tiplerinden Tip A suşunun yol açtığı, kuşlarda görülen bir bulaşıcı hastalıktır. İlk kez, 100 yılı aşkın bir süre önce İtalya’da tanımlanan hastalık, tüm dünyada görülmektedir.

Bazı türler diğerlerine göre daha dirençli olmakla birlikte, tüm kuş türleri kuş gribi enfeksiyonuna karşı hassastırlar. Enfeksiyon kuşlarda, hafif hastalık bulgularından yüksek derecede bulaşıcı, hızla ölüme sebebiyet verebilen ve ciddi salgınlara yol açan hastalığa (yüksek derecede patojenik kuş gribi) kadar değişen pek çok farklı bulgularla kendini gösterebilir. Yüksek derecede patojen kuş gribi ani başlangıç, ciddi hastalık, hızla ölüm ve %100’lere yaklaşan bir ölüm oranı ile karakterizedir.

Influenza virüs tiplerinden 15 alt tipin kuşlarda enfeksiyona neden olduğu bilinmektedir; bu da kuş populasyonlarında sirkülasyon halinde olan büyük bir influenza virüsü rezervuarının varlığını ispatlamaktadır.Yüksek derecede patojen tüm salgınlar, influenza A virüs tiplerinden H5 ve H7 alttiplerinin sebep olduğu formlardır.

Göçmen su kuşları – özellikle yaban ördekleri – kuş gribinin doğal rezervuarıdır ve bu kuşlar aynı zamanda enfeksiyona karşı da en dirençli olan türlerdir. Evcil kümes hayvanları (tavuklar ve hindiler de dahil olmak üzere) hızla ölümcül salgınlara karşı özellikle hassas olan türlerdir.

Evcil kuş sürülerinin, vahşi göçmen su kuşları ile direk veya indirek teması sıklıkla görülen bir salgın sebebidir. Canlı hayvan (kuş) pazarları da hastalığın yayılmasında rol oynayan önemli faktörleriden biridir.

Yakın zamanda yapılan araştırmalar, düşük derecede patojen virüslerin bazen, kısa bir süre boyunca kümes hayvanları arasında sirkulasyonda kaldıktan sonra, yüksek derecede patojen virüslere dönüşebileceğini göstermiştir. 1983-1984 yılları arasında ABD’de görülen bir salgında H5N2 virüsü, başlangıçta düşük ölüm oranlarıyla seyretmiş ancak 6 ay içerisinde yüksek derecede patojen ve %90’lara varan bir ölüm oranına sebebiyet veren bir virüs haline dönüşmüştür. Salgını kontrol altına alabilmek için 17 milyondan fazla kuşun imha edilmesi gerekmiş ve bu salgının maliyeti yaklaşık 65 milyon $ olmuştur. Italya’da görülen 1999-2001 salgını esnasında, başlangıçta düşük derecede patojen bir özellik gösteren H7N1 virüsü, 9 ay içerisinde mutasyona uğrayarak yüksek derecede patojen bir forma dönüşmüştür. Bu salgın sebebiyle de 13 milyondan fazla kuş ölmüş veya imha edilmiştir.

Enfekte çiftliklerin karantina altına alınması ve enfekte veya maruziyet ihtimali olan sürülerin imha edilmesi, hastalığın diğer çiftliklerde ve ülkenin kümes hayvanı popülasyonunda yayılımı ve yerleşmesini engellemek için alınan standart kontrol önlemleridir.Yüksek derecede bulaşıcı olmasının yanı sıra, kuş gribi virüsleri bir çiftlikten diğerine kontamine aletler, araçlar, besin maddeleri, kafesler veya giysiler yoluyla da çok kolay bir şekilde sıçrayabilir. Yüksek derecede patojen virüsler dış ortamlarda, özellikle de düşük ısı derecelerinde, uzun süre yaşayabilirler. Bununla birlikte çiftliklerde alınacak sıkı sağlık önlemleri bir dereceye kadar koruma sağlayabilir.

Influenza virüslerinin toplum sağlığını ilgilendiren önemli bir diğer karakteristik özellikleri daha vardır; Influenza A virüsleri, farklı türlerden alttipler de dahil olmak üzere, genetik materyallerini değiştirip birleşebilirler. “Antijenik Shift” olarak da bilinen bu proses sonucunda anne-baba virüsten farklı ve tamamen yeni bir alt tip ortaya çıkar. Populasyonların bu yeni alt tipe karşı hiçbir bağışıklığı olmadığı ve mevcut grip aşılarının da bu yeni alt tipe karşı koruma sağlayamayacağı için antijenik shift’ler tarih boyunca son derece ölümcül pandemilere yol açmışlardır. Bunun meydana gelebilmesi için, yeni alt tipin, insan kaynaklı influenza virüslerinden, kişiden kişiye bulaşı kolaylaştıracak bazı genler almış ve bu yapıda belirli bir süre kalmış olması gerekir.

Uzun süre boyunca, antijenik shift’in ortaya çıkması için gerekli şartlar arasında insanların, evcil kümes hayvanları ve domuz barınaklarına yakın civarlarda yaşamasının da bulunduğuna inanılmıştır. Domuzlar hem kuş hem de memeli (insan da dahil olmak üzere) kaynaklı influenza virüslerine karşı hassastırlar ve insan ve kuş kaynaklı virüslerin genetik materyallerinin karışmasında, dolayısıyla yeni bir alt tipin ortaya çıkmasında bir “karıştırma kabı” görevi görürler. Ancak yakın zamanda yapılan çalışmalar, antijenik shift’in ortaya çıkmasına sebebiyet verebilecek ikinci bir olası mekanizma daha belirlemiştir. Kanıtlar göstermektedir ki, kuş populasyonlarında sirküle etmekte olan 15 kuş gribi virüsü alt tipinden en azından bazıları için, insanların kendileri de “karıştırma kabı” olarak rol oynayabilmektedirler.

Kuş gribi virüsü normalde kuş ve domuzlar dışındaki türleri enfekte etmez. Kuş gribi virüsünün insana bulaşarak enfeksiyona yol açtığı ilk vaka 1997 yılında Hong Kong’ta görülmüştür. Bu salgın esnasında H5N1 suşu 18 kişide ciddi solunum yolu hastalıklarına sebep olmuş, bu kişilerden 6’sı ölmüştür. İnsanlardaki enfeksiyon, Hong Kong’taki kümes hayvanı populasyonunda meydana gelen ve aynı suşun sebep olduğu yüksek derecede patojen bir epidemiyle eş zamanlı olarak meydana gelmiştir.

Neden H5N1 özel bir önem arz etmektedir?

15 ayrı kuş gribi virüsü alt tipi arasında H5N1 çeşitli nedenlerden ötürü özel bir önem taşımaktadır. H5N1 hızlı mutasyona uğrayabilme özelliği taşır ve diğer hayvan türlerini enfekte eden virüslerden de gen alabilme eğilimi bulunmaktadır. İnsanlarda çok ciddi bulaşıcı hastalıklara yol açabilme özelliği şu ana dek iki ayrı olayda kaydedilmiştir. Buna ek olarak, yapılan laboratuar çalışmaları da bu virüsün yüksek derecede patojeniteye sahip olduğunu ve insanlarda ciddi salgın hastalıklara yol açabileceğini ortaya koymuştur. Enfeksiyonu atlatan kuşlar en az 10 gün daha ağız ve barsaklar yoluyla virüsü yaymaya devam eder, bu da canlı kümes hayvanı pazarlarında ve göçmen kuşlar aracılığıyla salgının yayılmasını kolaylaştırmaktadır.

2003 Aralık ayı ortalarında Kore Cumhuriyeti’nde başlayan ve şu an diğer Asya ülkelerinde de görülen yüksek derecede patojen H5N1 kuş giribi salgını, yukarıda sayılan tüm bu sebeplerden ötürü, halk sağlığı açısından oldukça büyük önem arz etmektedir. 1997 yılında H5N1 değişkenleri direk insanları enfekte edebilme özelliği göstermiştir ve aynı durum 2004 Ocak ayında Viet Nam’da da tekrarlanmıştır. Enfeksiyonun kuşlar arasındaki yayılımı insanların direkt enfeksiyonu olasılığını da artırmaktadır. Zamanla daha çok sayıda insanın enfekte olması durumunda, eğer insan ve kuş gribi suşları eş zamanlı enfekte olurlarsa, insanlar da yeni bir alt tipin ortaya çıkması için “karıştırma kabı (mixing vessel)” görevi görebilirler. Böyle bir durumda ortaya çıkacak yeni alt tip insandan insana geçişi kolaylaştıracak yeterli gene sahip olabilir ki bu da bir influenza pandemisinin başlangıcı demektir.

Kuşlar arasında görülen yüksek derecede patojen H5N1 kuş gribi salgınlarından kaynaklanabilecek global halk sağlığı risklerini minimize etmek için çeşitli önlemler alınabilir. Öncelikle ve hızla alınması gerekli olan bir önlem, kümes hayvanı populasyonlarında epideminin daha ileri derecede yayılımını bir an önce durdurmaktır. Bu strateji insanların virüse maruz kalma riskini azaltacaktır. Enfekte kümes hayvanlarına maruziyet riski yüksek olan insanların, sirkulasyondaki insan kaynaklı virüslere karşı efektif olan mevcut grip aşılarıyla aşılanması, bu insanların insan ve kuş kaynaklı virüslerin ortak etkileşime girip bir “karıştırma kabı” rolü oynamasını ve bu virüslerin aralarındaki gen değişiminin oluşmasını engelleyebilir. Kümes hayvanı sürülerinin imha edilmesinde görevli çalışanların uygun giysi ve ekipmanlar kullanarak enfeksiyona karşı korunmaları gerekmektedir. Bu çalışanlar aynı zamanda profilaktik (koruyucu) önlem amaçlı antiviral ilaçlar kullanmalıdır.

BULAŞMA YOLU NEDİR?

Kuş gribinin kanatlı hayvanlardan da insanlara geçebileceği anlaşılıyor ama geçiş yolu henüz tam net değil. Kanatlı hayvanlardan insanlara geçişin bu hayvanların iyi pişmemiş etlerinin yenmesi, hasta hayvanlara dokunulması veya bunların dışkılarının tozlarının solunması ile oluşması mümkün. Kanatlı hayvanların iyice pişirilmesi halinde bulaşma tehlikesi neredeyse tamamen ortadan kalkıyor. Bu nedenle de tavuk ve diğer kanatlı hayvanların tüketilmesinde hiçbir sakınca yok. Yüksek ısıda ve iyice pişirilmeleri yetiyor. Av hayvanlarının tüketilmemesi, sağlıklı koşullarda üretildiğinden emin olmadığınız kanatlı hayvan etlerinin yenmemesi ve pişirmek amacıyla canlı kanatlı hayvanların eve getirilmemesi öneriliyor. Virüsün kuşlardan veya kanatlı hayvanlardan insanlara solunum yoluyla da geçebileceği varsayılıyor.

BELİRTİLERİ NELER?

Virüsün, bulaştığı her insanda hastalık oluşturması şart değil. Hastalığın belirtileri daha çok ağır bir gribi ve zaatüreyi andırıyor. Bu gripte solunum yolu belirtileri ön plandadır. Çoğu olguda ağır bir solunum yetmezliği ve morarma ortaya çıkıyor. Bu nedenle ‘mavi hastalık’ diye de tanımlanıyor. Belirtileri:

Ağır ve ilerleyici bir yorgunluk dayanılması güç bir halsizlik ve bitkinlik hep var. Göğüs ağrısı, öksürük en önemli yakınmalar. Ateş ve titreme değişmez belirtiler. Nefes darlığı, hırıltılı solunum, giderek ağırlaşan solunum darlığı ve morarma. Kas ve eklemlerde ağrı, halsizlik, yorgunluk hastalığın başlıca tanımlayıcılarıdır.

Acilen alınması gereken önlemler

Kuş gribinin aşısı yok. Bu yüzden bağışıklık sisteminizin her daim güçlü olmasını sağlayın. Meyve ve sebze tüketiminizi arttırın. Ek C vitamini desteği alabilirisiniz. Çinko, beta-glukan ve histidin destekleri yararlı olabilir. Dengeli beslenin. Bol sıvı tüketin. Soğuğa karşı önlem almaya, terleyip üşütmemeye özen gösterin. 80 yaş üzerinde, kalp, solunum, böbrek yetmezliği problemi olan, şeker hastalığı nedeniyle tedavi gören biri iseniz grip aşısı olun. Öpüşmeyin. Gereğinden çok yakın temas içinde olmayın. Kalabalık ortamlardan, iyi havalandırılmamış yerlerden uzaklaşın. El, ağız ve burun temzliğine azami dikkati gösterin. Elinizi çok sık yıkayın.

A (H5N1) kuş gribi vakalarının bildirildiği ülkelere yolculuk yapacaklar için anahtar öneri: H5N1 kuş enfeksiyonunun görüldüğü bölgelere seyahat edecek kişiler canlı hayvan marketleri, kümes hayvanları ve kümes hayvanları veya diğer hayvanların dışkıları ile kirlenmiş yüzeyler ile temas etmemelidir

Kaynaklar:

Sanofi pasteur - Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr.Mustafa ALTUNTAŞ - Hurriyetim.com.tr

FACEBOOK'TA BİZİ BULUN  
   
Bugün 7 ziyaretçi (19 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol